Instagram

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Venedik Gezisi (Bölüm 1)



   Bu yazıda diğer yazılarımdan farklı olarak, Venedik hakkında bir ön bilgi paragrafı yazmayacağım. Zira kendisi dünyanın en ünlü ve en çok merak edilen şehirlerinin başında gelir. Venedik çok güzel ama çok büyük bir şehir değil, ideal bir Venedik gezisi için 2 gün yeterli olmakla beraber tabi ki bu sayı arttırılabilir. Biz 2 günlük bir gezi yaptık. Gezimizin ilk günü Venedik, 2. günü ise adalar içindi.  Venediğe gitmeden önce pek çok kişi bunu bilmez ama etrafında ki adalar da Venedik kadar güzel ve turistiktir. Venedik'te kalacak yer sorunuza ise çok işinize yarayacak bir cevabım var. Camping Rialto, size Venedik şehir merkezine otobüs ile 10 dk mesafede gecelik 30 tl ye kaldığımı söylesem şaşırabilirsiniz. Özellikle yazın gidecekler için çok ideal bir konaklama şekli, kışın gidecekler için soğuk olabilir.



   Bildiğiniz gibi adanın içinde her hangi bir otomobil veya yol yok.  Şu an da camdan dışarı baktığınızda göreceğiniz tüm sokakların su kanalı, tüm araçlarından ufak tekneler veya gondollar olduğunu hayal edin. Tabi o güzelim, tarihi İtalyan evlerini ve oluşturdukları havayı hayal etmek biraz güç. Adada ki en önemli ve tüm merkezden geçen kanal ise Canal Grande (Büyük Kanal). Venedik gezimiz de bize önderlik eden yol tabi ki Büyük Kanal, tam anlamı ile adanın kalbi ve 170 den fazla saray, köşk ve her biri mimari birer harika olan yapılar bulundurur ve bu kanalı takip ederek adada ki hemen hemen bütün turistik bölgelere ulaşabilirsiniz. Büyük Kanal üzerinde 4 tane köprü bulundurur bunlardan en eskisi ve önemlisi olan Rialto Köprüsü aynı zaman da şehrin en önemli simgelerinden birisidir. Biz oradayken maalesef köprü tadilatta idi. Bu mühendislik harikası köprü 1591 yılında yapılmıştır ve hala ayaktadır.

 
  Rialto köprüsünden sonra büyük kanalı takip ederek Venedik'te ki en önemli 2. köprü olan Akademi köprüsüne geliyoruz. Bu köprünün en önemli özelliği ise Venedik'te ki en ünlü manzaralardan birine sahip olması. Ayrıca ismini aldığı Akademi (Accademia) bölgesi ise sanatsever bir insan iseniz görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Burada yine bölgeye ismini veren çok büyük bir sanat galerisi bulunur. Aşağıda ki resimde arkamda görmüş olduğunuz yapı ise 17. yüzyıl da Meryem ana için yapılmış olan Santa Maria della Salute Bazilikası, Venedik'te ki en önemli dini yapılardan biridir.

    Akademi Köprüsünden sol tarafa geçip güzel sokaklar eşliğinde 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra Venediğin, hatta tüm İtalyanın en önemli meydana geliyoruz. San Marco Meydanı , Napolyonun deyimiyle "Avrupanın Çizim Odası" içinde San Marco Bazilikası, Dükler Sarayı ve ünlü çan kulesini barındırır. Bu vardığım da hissettiklerim en güzel anılarım içinde yer alır. Bu meydan sanki sadece insanları etkilemek amaçlı yapılmış gibidir. Venedik'te ki en alçak nokta olan bu meydan Ekim-Mart ayları arasında suların yükselmesi sonucu sular altında kalır. Gezi tarihinizi buna göre ayarlamanızı öneririm. Biz Nisan ayında gittik ve bir sorun yaşamadık.



   Her önemli yapıda ismini duyduğumuz San Marco ile ilgilide ufak bir araştırma yaptım. San Marco Hz. İsa'nın 12 havarisinden biridir. 4 incilden birini yazdığı söylenir. Rivayetlere göre San Marcoya rüyasında "Venedik'te huzur bulacaksın." denilir ve San Marco öldükten sonra Venediğe gömülmesini vasiyet eder. Mısırda ölüp İskenderiye'de gömülen San Marconun vasiyetini gerçekleştirmek için 2 venedikli tüccar San Marconun kemiklerini ve bazı önemli eşyalarını kaçırıp Venediğe getirirler ve San Marco Bazilikasının yapımına başlanır. San Marco Bazilikası, Bizans Mimarisinin yaşayan en önemli örneklerinden birisidir. "Altınların Kilisesi" olarak adlandırılan bu yapı benim de canlı olarak gördüğüm yapılar içinde en ihtişamlı olanlarının başında gelir. Tavanındaki altın renginde mozaiklerin kapladığı alan 4000  metrekareden fazladır. Hikayeye göre bir diğer Bizans harikası olan Ayasofya ilham alınarak yapılmıştır ve içinde altından yapılma heykeller bulunur. Bazilikanın tepesinde bulunan bronzdan yapılma "Mahşerin 4 atlısı" olarak adlandırılan heykellerin orjinalleri de bazilikanın için de ki müzede sergilenmektedir. Yapının dikkat çeken özelliklerinden birisi de gotik bir yapı olmamasına rağmen hemen yanında ki gotik mimariye sahip Dükler Sarayına uyum sağlaması için kurşunla kaplanmış olan kubbeleridir. 
  Dükler Sarayı ise bu meydanda ki bir diğer önemli yapıdır. Yapımı 954 yılına kadar uzanan bu yapı ilk olarak küçük bir şato olarak inşa edilmiş daha sonra büyütülerek saraya çevrilmiştir. İngiliz yazar John Ruskin bu yapıyı "Dünyanın Merkezinde ki Yapı" olarak adlandırmıştır. Asıl yapım amacı ise Venedik Cumhuriyetinin ihtişamını tüm konuklara göstermektir. Bugün ise müze olarak hizmet verir. Fazladan vaktiniz var ise giriş ücreti 16 euro.  


  Aziz Mark Çan Kulesi'ni ise görmeniz gereken bir yer olarak tanımlamak istemiyorum çünkü 99 m yükseliğinde Venedik'te her yerden gözüken bu kuleyi istemeseniz de görmemeniz imkansız. Üzerine çıkıp her yeri görebileceğiniz bu kulenin ilginç bir özelliği ise şöyle ifade edilir "Aziz Mark Kulesinden bakınca Venedik artık Venedik değildir çünkü Kuleden tüm Venedik gözükse de tek bir kanal bile gözükmez.". Aziz Mark Çan Kulesi 1549 yılında yapılmış ancak 1902 yılında yıkılmıştır. 1912 yılında yeniden yapılan kulenin yıkılmadan önceki hali çok daha anlamlıdır. Yıkılmadan önce 5 tane farklı anlamlara sahip çanı bulunan kulenin bugün sadece "Marangona" isimli çanı sağlam kalmıştır ve günde 2 kez çalıp, mesai saatlerini gösterir. Tabi ki bu hikaye beni diğer 4 çanı araştırmak zorunda bıraktı. "Trotteria" isimli çan büyük konseyi toplantıya çağırmak için kullanılırmış. "Maleficio" adlı çan ise infaz yapılacağı zaman çalarken, "Mezza Terza" senatonun toplanacağını bildirirmiş. "Nona" ise isminden anlaşılacağı üzere gün ortasında çalarmış. Kulenin bir diğer önemi ise Galileo ilk kez teleskobu senatoya 1609 yılında bu kulede teslim etmiştir.  
  Yine bu meydanda bulunan Saat Kulesi ise önemli noktalardan biridir. Tepesinde her saat başı çana vuran bir yaşlı ve bir de genç adam heykelleri bulunur ve zamanın nasıl aktığı mesajını veren heykeller gördüğüm en anlamlı heykellerin başında gelir. Ayrıca yine bu saat kulesinde yılda 2 kez, 3 sihirbaz ve trompet çalan bir melek üst kata çıkarak Meryem ana ve Hz. İsa  heykellerini selamlayıp arka kapıdan kaybolurlar. 
  
  

  Bu 2 kuleden denize doğru devam edince ise karşımıza arkamda bulunan 2 sütun çıkıyor . Bu sütunlar sular yükseldiğinde denizciler için kapı görevi görüyormuş aynı zamanda ise sol taraftaki sütunun tepesinde şehrin ilk koruyucusu Bizans Kraliçesi Teodora heykeli ve sağdaki sütunun tepesinde ise şehrin yeni koruyucusu ismini sıkça duyduğunuz San Marcoyu temsil eden bronz bir aslan heykeli bulunur. 
  . 
 İleride ki temsili kapıdan geçince karşıda ki adada gözüken büyük kilise ise San Giorgio Maggiore Kilisesidir ve gondollarla beraber güzel bir manzara oluşturur. Ayrıca kilisenin önünden de Venediğin ünlü bir panoramasını görebilirsiniz. 


   Sola doğru dönüp adalar manzarası ile devam ederken yine sol tarafımızda çok ünlü bir yapı ile karşılaştık, Ahlar Köprüsü, Dükler sarayının arkasında bulunur ve sarayı hapishaneye bağlar. İsmi ise saraydan hapse doğru giden mahkumların köprüden son bir kez Venediğe bakıp iç geçirmesinden gelirmiş. 


  Venediğin bu kıyı şeridinin de meydan kadar etkileyici olduğunu söylemek isterim, karşıda ki adalar ve meydana giden bu eski şeritte 10 m de bir adanın içine doğru akan kanallar ve küçük köprüler insanı büyülemek için fazlasıyla yeterli. Kıyı şeridinde devam edince karşımıza büyük bir kanal daha çıkıyor, denizden şehre doğru akan bu kanalı takip edince ise çok önemli bir yapıya daha merhaba diyoruz.. 
  Venedik Tersanesi (Arsenal), Dante'nin İlahi Komedyasının Cehennem bölümünde de geçen bu tersane Venedik İmparatorluğunun kalbi olmuştur. Bir çoğu Osmanlı İmparatorluğuna karşı da kullanılan bir çok önemli gemi burada üretilmiştir. Her yeri yıkmasıyla karşımıza hemen her yazıda çıkan Napolyon bu tersaneyi de işgali sırasında yıktırmış, fakat daha sonra tekrardan inşa edilmiştir. 


  Bu önemli yapıların yanında size tavsiyem Venedik'te kaybolun, hepsi birbirinden güzel kanallar, daracık sokaklar ve köprülerin sizi başka bir diyara götürmesine izin verin, burası bir ada dolayısı ile sınırları belli ve yolunuzu kaybetmenize imkan yok, siz sadece kendinizi kaybedip tadını çıkarın. 


  Tüm bu yapılardan sonra size Venedik'te görülmesi gereken yerler bu kadar demek isterdim ancak değil. Tüm anlattığım gezimizin sadece yarısıdır. 2. kısımda ise Venediğin olmazsa olmazı, kardeş adalarından bahsedip bu sefer onların sokaklarında kaybolacağız.


-Halit Emre Tüter

Hiç yorum yok: